Ne yapalım, seçmen öyle istedi!
ALMANYA’da 24 Eylül’de yapılacak genel seçimler öncesi olası ortaklık tartışmaları da yoğunlaştı.
Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi de (CDU), kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) de Sol Parti ile ortaklık konusunda yıllardır süre gelen tutumunda bir değişiklik olmadığını çok açık bir biçimde ilan etti.
Yani CDU ve CSU, Sol Parti ile olası bir ortaklığın kesinlikle söz konusu olmadığını açıkladılar.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), daha önceki yıllarda Sol Parti ile ortaklık etmeyeceklerini seçim öncesi çok açık bir biçimde ilan ettiği halde, bu kez aynı kararlığı hala göstermedi.
SPD’li politikacılar, “Bizim hedefimiz iktidar değişikliği. O yüzden önce seçimleri kazanmak ve seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmak istiyoruz” diyorlar.
Şu aşamada koalisyon tartışmalarının kendileri için ilk planda olmadığını söylemekle yetiniyorlar.
Ama aynı Sosyal Demokrat politikacılar, 24 Eylül seçimlerinden sonra, 2005-2009 yılları arasında olduğu gibi, 2013 yılından beri CDU/CSU ile sürdürmekte oldukları “Büyük koalisyon hükümetine hayır” diyorlar.
Yani CDU ve CSU, Sol Parti ile olası bir ortaklığın kesinlikle söz konusu olmadığını açıkladılar.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), daha önceki yıllarda Sol Parti ile ortaklık etmeyeceklerini seçim öncesi çok açık bir biçimde ilan ettiği halde, bu kez aynı kararlığı hala göstermedi.
SPD’li politikacılar, “Bizim hedefimiz iktidar değişikliği. O yüzden önce seçimleri kazanmak ve seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmak istiyoruz” diyorlar.
Şu aşamada koalisyon tartışmalarının kendileri için ilk planda olmadığını söylemekle yetiniyorlar.
Ama aynı Sosyal Demokrat politikacılar, 24 Eylül seçimlerinden sonra, 2005-2009 yılları arasında olduğu gibi, 2013 yılından beri CDU/CSU ile sürdürmekte oldukları “Büyük koalisyon hükümetine hayır” diyorlar.
***
SPD’nin Başbakan adayı Martin Schulz da, SPD’li Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de SPD Federal Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann da “Büyük koalisyona yokuz” diyor.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) ile haklı olarak kimse ortaklık etmek istemiyor.
CDU da, CSU da, SPD de, Sol Parti de, Yeşiller de ve son genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşamadığı halde 24 Eylül’de yeniden Federal Meclis’e girmesine kesin gözüyle bakılan Hür Demokrat Parti (FDP) de “AfD ile ortaklık kesinlikle söz konusu değil” diyorlar
SPD’nin Başbakan adayı Martin Schulz da, SPD’li Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de SPD Federal Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann da “Büyük koalisyona yokuz” diyor.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) ile haklı olarak kimse ortaklık etmek istemiyor.
CDU da, CSU da, SPD de, Sol Parti de, Yeşiller de ve son genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşamadığı halde 24 Eylül’de yeniden Federal Meclis’e girmesine kesin gözüyle bakılan Hür Demokrat Parti (FDP) de “AfD ile ortaklık kesinlikle söz konusu değil” diyorlar
Evet, Almanya’da genel seçimlere üç hafta kaldığı halde, yapılan kamuoyu yoklamaları seçmenlerin yüzde 40’a yakının hala kararsız olduğunu gösteriyor.
Aynı kamuoyu yoklamalarına göre, Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa, seçmenlerin yüzde 39’unun CDU/CSU’ya, yüzde 23’ünün SPD’ye, yüzde 9’unun FDP’ye, yüzde 8’inin Yeşiller’e, yüzde 8’inin Sol parti’ye ve yüzde 8’inin de AfD’ye oy vereceğinden hareket edilmekte.
Farklı Kamuoyu Araştırma Kuruluşlarına göre bu rakamlar birer ikişer puan daha az veya daha fazla.
Ama bu rakamlar ışığında CDU/CSU ile FDP’nin siyah-sarı koalisyon oluşturma olasılığı çok zayıf.
Oy oranları kafi gelse de, köklü görüş ayrılığı yüzünden CDU/CSU, FDP ve Yeşiller’in bir araya gelmesi imkansız gözüküyor.
SPD, FDP ve Yeşiller’in kırmızı-sarı-yeşil, yani trafik lambası koalisyonu oluşturması olasılığı ise rakamsal olarak sıfır.
Her ne kadar gönülsüz olsalar bile SPD, Sol Parti ve Yeşiller’in (kırmızı-kırmızı-yeşil koalisyon) oluşturma olasılığı da bu rakamlar ışığında kesinlikle mümkün değil.
Aynı kamuoyu yoklamalarına göre, Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa, seçmenlerin yüzde 39’unun CDU/CSU’ya, yüzde 23’ünün SPD’ye, yüzde 9’unun FDP’ye, yüzde 8’inin Yeşiller’e, yüzde 8’inin Sol parti’ye ve yüzde 8’inin de AfD’ye oy vereceğinden hareket edilmekte.
Farklı Kamuoyu Araştırma Kuruluşlarına göre bu rakamlar birer ikişer puan daha az veya daha fazla.
Ama bu rakamlar ışığında CDU/CSU ile FDP’nin siyah-sarı koalisyon oluşturma olasılığı çok zayıf.
Oy oranları kafi gelse de, köklü görüş ayrılığı yüzünden CDU/CSU, FDP ve Yeşiller’in bir araya gelmesi imkansız gözüküyor.
SPD, FDP ve Yeşiller’in kırmızı-sarı-yeşil, yani trafik lambası koalisyonu oluşturması olasılığı ise rakamsal olarak sıfır.
Her ne kadar gönülsüz olsalar bile SPD, Sol Parti ve Yeşiller’in (kırmızı-kırmızı-yeşil koalisyon) oluşturma olasılığı da bu rakamlar ışığında kesinlikle mümkün değil.
***
O halde, şu anda olduğu gibi 24 Eylül’deki genel seçimlerden sonra da CDU/CSU ve SPD’nin büyük koalisyon hükümeti oluşturmaları en büyük olasılık gibi gözüküyor.
Her ne kadar “Biz büyük kaolisyon hükümetinin devam etmesini istemiyoruz” deseler de, şimdi bunu söyleyen sosyal demokrat politikacılar, seçimlerden sonra “Ne yapalım canım, seçmen böyle istedi” diyeceklerdir.
Bal gibi de böyle diyeceklerdir.
Çünkü daha önceki yıllarda bunun örneklerini yaşadık.
O halde, şu anda olduğu gibi 24 Eylül’deki genel seçimlerden sonra da CDU/CSU ve SPD’nin büyük koalisyon hükümeti oluşturmaları en büyük olasılık gibi gözüküyor.
Her ne kadar “Biz büyük kaolisyon hükümetinin devam etmesini istemiyoruz” deseler de, şimdi bunu söyleyen sosyal demokrat politikacılar, seçimlerden sonra “Ne yapalım canım, seçmen böyle istedi” diyeceklerdir.
Bal gibi de böyle diyeceklerdir.
Çünkü daha önceki yıllarda bunun örneklerini yaşadık.
1985 yılında Hessen’de yapılan Eyalet Parlamentosu seçimleri öncesi SPD’nin başbakan adayı Holger Börner, “Yeşil faşolarla asla” diyerek, seçimlerden sonra Yeşiller’le ortaklık etmeyeceğini ilan etti.
Ancak seçimlerden sonra “Ne yapalım, seçmen böyle istedi” diyerek ‘Yeşil faşolarla’ Yeşiller Partisi’nin Almanya genelinde ortaklık ettiği ilk koalisyon hükümetini kurdu.
Daha sonraki yıllarda SPD’li Gerhard Schröder’in kabinesinde Federal Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Joschka Fischer, ünlü jean pantolonuyla kürsüye çıkıp, Hessen Eyaleti Çevre ve Enerji Bakanı olarak yemin etti.
“Sol Parti ile ortaklık etmeyiz” diyen CDU da SPD de “Her eyalet teşkilatı kendisi karar verir” kalkanının ardına sığınarak eyaletlerde bu parti ile koalisyon hükümeti oluşturulmasında bir sakınca görmedi.
İşte bu yüzden SPD’li politikacılar, “Canım ne yapalım, seçmen böyle istedi” derlerse hiç şaşmayın.
Ancak seçimlerden sonra “Ne yapalım, seçmen böyle istedi” diyerek ‘Yeşil faşolarla’ Yeşiller Partisi’nin Almanya genelinde ortaklık ettiği ilk koalisyon hükümetini kurdu.
Daha sonraki yıllarda SPD’li Gerhard Schröder’in kabinesinde Federal Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Joschka Fischer, ünlü jean pantolonuyla kürsüye çıkıp, Hessen Eyaleti Çevre ve Enerji Bakanı olarak yemin etti.
“Sol Parti ile ortaklık etmeyiz” diyen CDU da SPD de “Her eyalet teşkilatı kendisi karar verir” kalkanının ardına sığınarak eyaletlerde bu parti ile koalisyon hükümeti oluşturulmasında bir sakınca görmedi.
İşte bu yüzden SPD’li politikacılar, “Canım ne yapalım, seçmen böyle istedi” derlerse hiç şaşmayın.
AHMET KULAJÇI
Hiç yorum yok:
saygı ve iyi nıyetli açıklama niteliği taşımayan yorumlar yayınlanmıyacak tır