'Türkiye'nin varlığı, merkezi Irak hükümetine güç katar'

'Türkiye'nin varlığı, merkezi Irak hükümetine güç katar'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığı, merkezi Irak hükümetine karşı değil, merkezi Irak hükümetinin de gücünü artıracak şekilde DAEŞ'le etkin mücadele içindir" dedi.
ANKARA
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı duyan bir ülkedir. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığı merkezi Irak hükümetine karşı değil, tam tersine merkezi Irak hükümetinin de gücünü artıracak şekilde DAEŞ ile mücadelede etkin bir dayanışmanın sağlanması içindir. Bunun için de Türkiye, DAEŞ ile mücadelede, özellikle bahse konu bölgedeki mücadelede Irak halkının yanındadır ve Irak merkezi hükümetinin terörle mücadelesine destek vermektedir" dedi.
Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu devam ederken yaptığı açıklamada, 2016 yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Bakanlar Kurulu'nda detaylı bir şekilde incelendikten sonra bugün itibarıyla TBMM'ye sevk edildiğini söyledi.
Kuzey Irak'taki gelişmeler
Kurtulmuş, Kuzey Irak'taki gelişmeler bağlamında son günde yaşanan tartışmaların da Bakanlar Kurulu'nda teferruatlı bir şekilde konuşulduğunu söyledi.
Başika Eğitim Kampı'ndaki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin varlığı üzerine Türkiye'de ve dünya kamuoyunda bazı konuların gündeme geldiğini anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Burada 4 ana konunun altını çizmek durumundayız. Türkiye DAEŞ ile mücadele konusunda uluslararası koalisyonun bir parçasıdır ve etkin bir unsurudur. Bu çerçevede sadece Suriye'de değil Irak toprakları içerisinde, Kuzey Irak'ta da DAEŞ ile yapılan mücadelenin içinde çok ciddi şekilde yer almaktadır. Kuzey Irak'ta Türkiye'nin varlığının en önemli nedenlerinden birisi DAEŞ ile yapılan mücadeledeki Türkiye'nin etkin olarak üstlendiği durumdur. İkinci önemli husus ise Türkiye'nin DAEŞ ile mücadelede özellikle Kuzey Irak'ta hem Peşmerge unsurlarına hem de Musul Ulusal Muhafızlarına vermiş olduğu eğitim desteğidir. Türkiye bahse konu olan bölgede esas itibarıyla hem Peşmergelerin eğitimi hem de Musul'un DAEŞ'ten kurtarılması için ortaya konulan Musul Ulusal Muhafızları Birliği'nin eğitilmesiyle ilgili oradadır. Bu her iki eğitimin gerçekleştirilmesinin yasal çerçevesi de yeni hükümet kurulduktan sonra merkezi Irak devletinin içişleri bakanlığının oluru ve esas itibarıyla da zamanın Musul valisinin daveti üzerine Türkiye, Peşmerge unsurlarının ve Musul Ulusal Muhafızları'nın eğitiminde aktif bir rol almıştır. Üçüncü olarak altını çizeceğimiz husus ise Türkiye yeni oraya gitmiyor. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığı önemli bir şekilde 27 Eylül 2014'ten beri devam ediyor. Özellikle de en son Başika Kampı ile ilgili olarak da Mart 2015'ten itibaren Türkiye bu eğitimlerini veriyor. Bu eğitimler sonucunda DAEŞ ile mücadele için yaklaşık 2 bin 400 Kuzey Iraklı Musul muhafızı eğitilmiştir."
"Türkiye Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı duyuyor"
Kurtulmuş, Türkiye'nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin oradaki varlığının biraz da basındaki abartılı ve maksadını aşan bir takım yayınlar nedeniyle kamuoyuna yansıdığını aktardı. 
Bu yansımanın sonuçlarının Irak hükümetinde fevkalade ciddi hassasiyetler ortaya çıkardığına dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Irak hükümetindeki bu hassasiyeti anlıyoruz. Buna saygı duyuyoruz ancak şunu bir vesileyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına ciddi bir şekilde ilan etmeyi görev kabul ediyoruz. Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı duyan bir ülkedir. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlığı, merkezi Irak hükümetine karşı değil, tam tersine merkezi Irak hükümetinin de gücünü artıracak şekilde DAEŞ ile mücadelede etkin bir dayanışmanın sağlanması içindir. Bunun için de Türkiye, DAEŞ ile mücadelede özellikle bahse konu bölgedeki mücadelede Irak halkının yanındadır ve Irak merkezi hükümetinin terörle mücadelesine destek vermektedir. Milli Savunma Bakanımız İsmet Yılmaz Bey, Irak Savunma Bakanı Halit El Ubeydi ile telefonda görüştü ve konuyla ilgili ayrıntılı bir şekilde kendisini bilgilendirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu da dün itibarıyla Irak Başbakanı Haydar El Abadi'ye ilgili bir mektup yazıp konuyla ilgili bilgilendirme yaptı ve Irak'ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne saygı gösterildiğini bir kez daha ifade etti ve Irak hükümetinin hassasiyetleri giderilinceye kadar orada ilave bir asker sevkıyatı yapılmayacağına ilişkin bilgileri Sayın Abadi'ye vermiş oldu.
"Türkiye’nin Kuzey Irak’taki varlığı eğitim alanında"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kurtulmuş, "'Başika bölgesine asker sevkıyatıyla ilgili Merkezi Hükümetin haberi vardı' dediniz, değil mi? İlk başından beri" şeklindeki soru üzerine, "Eğitim konusunda yani Türkiye’nin Kuzey Irak’taki varlığı, eğitim alanında. Zaten zamanın İçişleri Bakanının daveti üzerine Türkiye oraya gitmişti" dedi.
Kurtulmuş aynı gazetecinin, "Özellikle Sayın Başbakanın yazdığı mektubun ardından bugün Irak Başbakanı ve Irak Savunma Bakanından gelen açıklamalar, Türk askerinin çekilmesi yönünde. Irak geri adım atmıyor gibi görünüyor. BM Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırma gibi bir açıklama geldi. Şayet öyle bir şey olursa, Türkiye ne yapacak?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:
"Türkiye yeni orada bulunmuyor ve Türkiye kendi başına orada, kendi amaçlarıyla ilgili de bulunmuyor. Teröre karşı ortak bir mücadele kapsamında Musul muhafızlarını eğitmek için ve oradaki, Kuzey Irak’taki peşmerge güçlerine destek vermek, onlara eğitim desteği vermek için oradadır ama şunu da ifade edeyim, sadece bu eğitim desteğini veren ülke, Türkiye değildir. Elimde liste var; birçok ülkenin, birçok Avrupalı ülkenin çeşitli vesilelerde Irak’ta farklı yerlerde eğitim desteğini verdiğini biliyoruz, Hollanda’dan Fransa’ya kadar, Almanya’ya kadar birçok ülkenin eğitim desteğini verdiğini biliyoruz."
"Krizi tırmandıran taraf olmayacağız" 
"Toplantıda, Türkiye’nin Rusya ile krizin etkilerini azaltabilmek adına atacağı adımlar, alacağı önlemler ve belki de krizin derinleşmesi çerçevesinde uygulayacağı yaptırımlar söz konusu. Bu noktada biraz daha ayrıntı paylaşabilir misiniz?" şeklindeki soruyu da yanıtlayan kurtulmuş, şunları söyledi:
 "Tabii içeride konuştuğumuzla ilgili, özellikle bu tedbirler konusuyla ilgili olarak müsaade ederseniz, teferruatlı bir açıklama yapmayayım, bu hükümete kalsın. Şunu samimiyetle, açık yüreklilikle ifade etmek isterim, biz krizi tırmandıran taraf olmayacağız. Biz krizin mümkün olduğu kadar kısa süre içerisinde sonlandırılması için gayret sarf ediyoruz. Her alanda söylüyorum, yani ekonomide eğer Rus tarafının atacağı adımlar varsa Türkiye tarafının da atacağı adımlar var. O adımlar arkasından başka adımları gerektirecektir. Onun için biz atılabilecek bütün adımları en ince teferruatına kadar konuşuruz ama niyet olarak bu adımların atılmasından yana değiliz. Rusya tarafının da bu adımları atmasından yana değiliz. Bizim de buna mukabil bazı tedbirleri uygulamaya koyma gereğimiz ortaya çıkmasın. Bunu isteriz."
Rus gemisi Boğaz'dan geçerken, askerin füze göstermesi
Kurtulmuş, "Hafta sonunda yansıyan bir görüntü vardı. Rusya savaş gemisinin boğazlardan geçişi çok tartışıldı. Bu noktada bir adım atıldı. Büyükelçileri Dışişlerine çağrıldı ama yeni adım bekleyelim mi? Türkiye’nin bundan sonraki pozisyonu ne olacak?" şeklindeki bir soruyu da şöyle yanıtladı:
"İlgili bütün girişimlerde bulunmuştur. Biliyorsunuz, boğazlardan geçiş, Montrö Antlaşması çerçevesinde belirlenmiş bir husustur ve oradan geçilen ülkenin güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde geçişleri olması gerekir. Biz maalesef o görüntüleri biraz da şova dönük görüntüler olarak algıladık. Yani buna, böyle bir geçişe, şova ihtiyaç yoktu."
"Türkiye alternatif pazarları da çalışmıştır"
Rusya ile yaşanan kriz dolayısıyla Türk turizminin olumsuz etkilenmemesi için atılacak adımların belli olup olmadığının sorulması üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Yaş sebze meyve ihracatından tutun, turizm alanında karşılaşabileceğimiz bir takım zorluklara kadar, ayrıca Rusya’dan ithal edilen bir takım ara mallar var, yine ulaşım alanında bazı ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliriz. Özetle şunu söylemek istiyorum, evet ortada böyle ekonomik yaptırım süreciyle karşı karşıya kalmak istemeyiz ama bu süreçte karşı karşıya kalırsak, sonuçta ekonomik olarak Rus pazarları daralırsa alternatif başka pazarlara yöneleceğiz. Nihayetinde ekonomik dinamik süreçtir. Birisi sizin yolunuzu kapatıyorsa siz de gerekli tedbirinizi alırsınız ama elinizde ürettiğiniz ürünlerin başka pazarlarda satılması imkanı var. Türkiye bunları, alternatif pazarları da çalışmıştır."

Hiç yorum yok:

saygı ve iyi nıyetli açıklama niteliği taşımayan yorumlar yayınlanmıyacak tır

YENİ GÖNDERİ

recentposts1

POPÜLER GÖNDERİLER