UÇURUMUN KENARINDAKİ ÇOCUK KATİLİ, BEŞŞAR ESED..



UÇURUMUN KENARINDAKİ ÇOCUK KATİLİ, BEŞŞAR 

ESED..



TÜRKİYE’NİN en uzun kara sınırına sahip, Hatay, PKK ve su sorunu ile hep gündemde kalan 

komşusu Suriye.


1916’da Sykes Pikon Antlaşması ile Osmanlı’dan koparılan 

Fransa’nın sömürgesi Suriye, 

1936’da bağımsızlığını elde etmiş ama Fransız askerlerinden 

ancak 1946’da kurtulabilmişti.

Bu sebeple, Hatay müzakerelerinde de Türkiye’nin muhatabı 

Fransızlar olmuştu.

Irak, İran ve Türkiye ile kıyaslandığında en az Kürt nüfusa sahip olmanın rahatlığı ile mi 


söylenmiştir bilinmez. Ama Cemil Esed’ın bölgede Kürt devleti kurulmalı sözleri Türkiyeli 

generalleri kızdırmış ve sınır birliklerinin teftişlerinde ifade edilen; “bizi kızdırırlarsa sabah 

girer, akşam çıkarız” savaşa ramak kaldı. Yorumlarını da beraberinde getirmiştir.

Öcalan’ın Suriye’de uzun süre kalması, kimi çevrelerce Bekaa üzerine 12 milyar doları bulan 


uyuşturucu trafiğini kontrol etmesi (ABD’ye giden eroinin de yüzde 20’si bu topraklardan 

geçiyor) ile kimilerince ise GAP’tan duydukları rahatsızlıkla ilişkilendirilmiş olsa da PKK ile de 
ilişkilendirilerek, PKK’ya verdiği her türlü destek nedeniyle endişeleri depreştirmiştir.

Fırat’tan yeterince faydalanamadığını iddia ederek Asi’nin sınır aşan sular bağlamında ele 


alınmasına yanaşmak istemeyen Suriye’nin Manavgat suyu üzerinde ileriye dönük büyük 

hesapları olan İsrail’in girişiminden rahatsız olmaması beklenemez.

Süleyman Şah’ın türbesi ya da Bayır Bucak Türklerinin sorunlarından daha zor gündemlerin 


Türkiye-Suriye ilişkilerini şekillendireceği açık.

Bugünlerde Türkiye’yi suçlayarak çocuklara dahi yaptığı katliamların kılıfını arayan ve 


halkının yüzde 75’i Sünni olan Suriye’nin, Baas içinde etkin Nusayri düşüncesini önemseyen 

Esed ailesi tarafından idare ediliyor olması en büyük handikap.

Petrolden yeterince nasibi olmayan bu askeri darbeler ülkesi 1971’den 2000 yılına kadar 


Cemil ve Rıfat kardeşlerin de desteğiyle Hafız Esed’ın sözde sosyalist halk demokrasisi olma 

özelliğini korudu.

1982 yılında dönemin Genel Kurmay Başkanı Rıfat Esad’ın başrolünü oynadığı Hama 

katliamı 

40 bin Suriyelinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştu.

İsrail’e karşı en radikal İslami hareketleri destekleyen Suriye yönetimi, kendi içinde ılımlı 


İhvan çizgisine bile tahammül edememektedir.

Suriye Diyanet İşleri Başkanı Nakşi Şeyhi Ahmet Köftaru, Suriye’de tarikatlar, tekkeler, 


camiler, serbest, isteyen istediği kadar zikir çekebilir, ibadet edebilir derken küçük bir 

ayrıntıyı da belirtmeden geçemiyordu. ”Baas Partisi’nin izni kadar ve yönetimi eleştirmemek 

şartıyla.”

Abisi Basil’in muammalı ölümü sonrasında Devlet Başkanlığına hazırlanmak üzere 


Londra’dan dönen Beşşar Esad’ın babasının vefatından sonra bu görevi devralabilmek için 

yaş sınırının 40’tan 34’e indirilmesi bile Suriye’nin ne kadar hukuk devleti olduğunu 

göstermeye yetiyor.

Suriye’de azınlığını çoğunluğa tahakkümü silahların gölgesinde sürdürülmek istense de 


Ortadoğu’da Arap Baharı’nın seyri içerisinde Beş şar Esed’ın da canililiği ile yaptığı 

katliamlarıyla Suriye halkı ile barışık olması mümkün görülmüyor.

Kendi eliyle geleceğini ve de kaçınılmaz sonunu hazırlayan, akıbetinin ne olacağı şimdiden 


görülen, uçurumun kenarındaki ÇOCUK KATİLİ adam, Beş şar ESED’iN geleceğinin NE 

OLACAĞININ işaretleri Suriye halkı tarafından belirleniyor.

Saygılarımla…

Hiç yorum yok:

saygı ve iyi nıyetli açıklama niteliği taşımayan yorumlar yayınlanmıyacak tır

YENİ GÖNDERİ

recentposts1

POPÜLER GÖNDERİLER